Yaşamak

abd
4 min readMar 30, 2024

--

Öncelikle bu alışılmışın dışında felsefi bir yazı olacak. Uzun süredir okumalarım, dinlemelerimin sonucunda öğrendiklerimi burada toparlamak istiyorum. Aslında bunu kendim için yapıyorum fakat okuyacaklara da bakış açısı kazandırabileceği kanısındayım.

İçinde yaşadığımız dijital çağda her şey çok hızlı. Saniyeler içinde dünyanın bir ucundan diğerine ulaşabiliyoruz. İstediğimiz her şey anında elimizin altında oluyor. Film izlemek istediğimizde, müzik dinlemek izlediğimizde, gülmek için bir şeyler izlemek istediğimizde hemen bu içeriklere ulaşım sağlıyoruz ve genellikle bu hizmetler ücretsiz oluyor. İstediğimiz içeriklere bu kadar hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmak dopamin reseptörlerimizi yoruyor. İstediğimiz bir şey için uğraşmamız gerektiğinde ise afallıyoruz çünkü gün içerisinde çoğu zaman buna gerek duymuyoruz. Beğenmediğimiz bir videoyu kapatıp diğerine geçebiliriz. Beğenmediğimiz şarkıyı atlayıp diğerine geçebiliriz…

Fakat dijital dünyanın aksine hayat böyle yaşanmıyor. Karşılaştığımız problemleri atlayarak çözüme ulaşamıyoruz. Sadece kendimizi kandırıyoruz ve tekrardan dijital dünyanın içine kaçarak vicdanımızı rahatlatıyoruz. Ve bu problemler biriktikçe olayın ciddiyetiyle karşılaşacağımız gün yaklaşıyor. Bir süre sonra da sürekli o problem yığınını düşünüyor oluyorusunuz. (Eğer böyle hissediyorsanız dopamin detoksu yapma zamanınız gelmiş demektir.)

Hayat deterministik değildir. Belli girdileri verdiğinizde çıktısını tahmin edemezsiniz. Herkesin hayatı sonsuz olasılıklar barındırır ve bir sonraki olasılığın ne olacağını tahmin edemezsiniz ki hayatı güzel yapan şey budur: Belirsizlik.

Bu dönem okuldan mezun olacağım. Bir işim yok, iş arıyorum. Geleceğim belirsiz. Okuduğum bölümün iş hayatı sallantıda ve geceleri uyurken zorluk çekiyorum. Bunlara rağmen belirsizliği kucaklıyorum. Çünkü bu normal bir şey. Hayatın içinde belirsizlik var. Eğer siz de benim gibi hissediyorsanız, gelecek hakkında kaygılıysanız, verdiğiniz kararların doğru ya da yanlış olduğunu bilemiyorsanız, önünüzü göremiyorsanız şunu unutmayın: yaşadığınız his her neyse bu çok normal. Böyle hissetmeniz gerekiyor. Yanlış bir şey hissetmiyorsunuz.

Geleceği düşünmek ve gelecek hakkında planlar yapmak bugün kulağa hoş geliyor. Fakat yaptığınız planların bir çoğu büyük ihtimalle gerçekleşmeyecek. Bu tembelleğinizden dolayı değil, hayatın size sunacağı olaylarla ilgilidir. Mesela ben lisede çok başarılı bir öğrenciydim. 5 yıl içinde nerede olacağımı kestirebiliyordum. Fakat üniversite sınav senemde ortaya çıkan global bir salgın her şeyi alt üst etti. Şu an çok farklı bir yerdeyim ve 5 yıl önceki hayal ettiğim şeylerden uzağım. Bunu olumsuz anlamda söylemiyorum. Hedeflerim ve hayallerim de değişti. Kendimi tanıdıkça, kendime değer verdikçe neleri sevdiğim değişti.

Gelelim an’a odaklanmaya. Gün içerisinde eminim çoğu kez kendinizi gelecek hakkında daydreaming halinde buluyorsunuz. Ya da tam tersi, geçmişte yapmayı dilediğiniz pişmanlıklar hakkında düşünüyorsunuz. Evet, bu aklınızın size uyguladığı bir oyun. Çünkü geleceği düşünmek veya farklı bir hayat yaşamış olmayı dilemek çok kolay. Hiç bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece düşünmeniz yeterli. Burada da şunu kavramanız gerekiyor.

Siz kafanızın içindeki ses değilsiniz, siz o sesi duyan kişisiniz.

Biliyorum ilk okuduğunuzda kulağa saçma geliyor. Fakat bunun üzerine düşündükçe ve okumalar yaptıkça bu gerçeği kavrayacaksınız. (Kitap önerileri yazının sonunda.) Bu gerçeği kavradığınızda ise hayatınız tamamen değişecek.

Akıl (mind) yalnızca sizin için bir araç (tool). Evet, eliniz ya da bacağınız ne ise akıl da yalnızca sizin için bir araç. Ve bu araç bizi diğer tüm canlılardan üstün kılıyor. Fakat bu araç o kadar güçlü ki çoğu zaman sizi yönettiğinin farkına varamıyorsunuz. Bu farkındalığı kazanmadığınız sürece de yalnızca aklın ihtiyaçlarını gidermek için yaşamaya başlıyorsunuz: Gelecek kaygısı, anksiyete, pişmanlık, sürekli çalışmak vs.

Aklınız sürekli olarak size düşünceler fısıldayacak: “İşi napacağız?”, “Sınava çalışsaydın daha iyi yerde olurdun!”, “Yetiştirmemiz gereken projeler var!”… Aklın düşüncelerine tamamen kulak tıkamanız sizi diğer hayvanlara eşdeğer kılacaktır. Bu yüzden tamamen kulak tıkamak yerine, bu düşüncelere hükmetmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Öğrenmek diyorum çünkü bu da çalışılarak kazanılacak bir yetkinliktir.

Basit bir pratik yapalım: Gözlerinizi kapatın ve 1 dakika boyunca aklınıza gelecek olan sıradaki düşünceyi bekleyin. Aklınızı bir nehir olarak hayal edin ve bir sonraki gemiyi bekleyin.

Hiç bir şey gelmedi değil mi? Biraz önce aklınıza hükmetmeyi başardınız. Güzel hissetiriyor değil mi?

Belirsizlik içerisinde ilerlemek hepimiz için zordur. Fakat belirsizliği bir düşman olarak değil bir dost olarak görmemiz gerekir. Eğer yapacağımız şeylerin sonucunu önceden bilseydik yaşamaktan zevk alır mıydık?

Cesaret, belirsizliği görmezden gelip ilerlemek değil, belirsizliğe rağmen ilerlemye devam edebilmektir.

İster inanın ister inanmayın, olacak olan her şey zaten oldu. Sonsuz evrenler içerisinde her olayı zaten yaşadık. Fakat henüz hissetmedik. Yaşadığımız olaylar değişse de hislerimiz değişmez. Birine yaptığınız iyilik her zaman aynı hissetirir. İyiliğin derecesi hissinizi etkilemez. Bu yüzden iyi birer insan olmayı, karşımıza çıkan her şeye sevgiyle yaklaşmaya çalışmalıyız. Sadece sevgi.

Yazıyı çok beğendiğim bu şiir ile sonlandırmak istiyorum:

Fevkalade memnunum dünyaya geldiğime,
toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum.
Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen
ve meçhulüm değilken güneşin yanında oyuncaklığı
dünya, inanılmayacak kadar büyüktür benim için.
Dünyayı dolaşmak,
görmediğim balıkları, yemişleri, yıldızları görmek isterdim.
Halbuki ben
yalnız yazılarda ve resimlerde yaptım Avrupa yolculuğumu.
Mavi pulu Asya’da damgalanmış
bir tek mektup bile almadım.
Ben ve bizim mahalle bakkalı
ikimiz de kuvvetle meçhulüz Amerika’da.
Fakat ne zarar,
Çin’den İspanya’ya, Ümit Burnu’ndan Alaska’ya kadar
her mili bahride, her kilometrede dostum ve düşmanım var.
Dostlar ki bir kerre bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz.
Ve düşmanlar ki kanıma susamışlar
kanlarına susamışım.
Benim kuvvetim :
bu büyük dünyada yalnız olmamaklığımdır.
Dünya ve insanları yüreğimde sır
ilmimde muamma değildirler.
Ben kurtarıp kellemi nida ve sual işaretlerinden,
büyük kavgada
açık ve endişesiz
girdim safıma.
Ve dışında bu safın
toprak ve sen
bana kafi gelmiyorsunuz.
Halbuki sen harikulade güzelsin
toprak sıcak ve güzeldir.

-Nazım Hikmet

Kaynaklar

Kitaplar:

Gece Yarısı Kütüphanesi

Pembe Fili Düşünme

Şimdi’nin Gücü

Yaratma Cesareti

Youtube:

--

--